Pazartesi, Ekim 01, 2007

molaaa

başlıktan da anlaşılacağı gibi mola verdiğimi sanıyorum efenim bu blog yazılarıma ama ulaaan benim bi blogum vardı dediğim zamanlarda da oldu tabi ki. özlemişim len seni kerata diyesim var hehehe. bi içimdekileri kusiyim de rahatliyim diye bakıyorum ne zamandır ama fırsat olmadı işte napacan. şükür kavuşturana diyerekten geçiyorum paragrafıma (dolabımdaki bir rafın adını parag koymaya karar verdim böhühü iğrencim evet o yüzden geçiniz :D)

yandan çarklı paragrafıma hoşgeldiniz efenim :P. canımız ciğerimiz herşeyimiz devlet mahallesinden ayrılmanın inanılmaz rahatlığını yaşamaktayım 2 haftadır efenim. şimdi diceniz ki lan lavuk ne bilcez biz bu devlet mahallesi nere (nasıl da farkındayım ama ne haltlar yediğimin zuaha) neyse anlatiyim hadi az biraz size. devlet mah. dediğimiz yer ankara'da olup eryaman semtinden de ileride bir yerdir efendim. kendisine mahalle demek yersizdir çünkü orada yaşayanlara insan demek de yersizdir (evet 5 sene orada insan olmayarak yaşamış biri olarak söylüyorum bunları) şu açtığım paragrafın bir de ps i olacaktı hehe (5 sene YALNIZ yaşadım). devlet mah. öle bir yerdedir ki oturduğum evden 500 metre sonra ankara tabelasının üstünü çizmektedir kara yolları. tabi ki burada bütün suç karayollarının :D. tabiri caizse anasının dinindedir efendim (kullanımı böyleydi inş bu deyimin de :D). zor bela kurtulduk allahtan da artık moderen bir yerde yaşıyorum. köydem indim şehire filmi aklıma geldi nedense ümitköye taşınınca :D. devlet mah. hakkında birşeyi daha belirteyim de içimde patlamasın sonra, oraya medeniyet yanından yöresinden yaani hiç bi tarafından uğramamıştır efenim (ulen bu efenim lafı da kadir çöpdemir'den kaldı bana he, zuahaha kendisiyle ahbapmışım gibi konuştum biliyorum ama herifi bir kere tv de görmem yetiyo, 10 lafın 8i efenim efenim :D). konuyu dağıtmaktaki (ki konu bile değil kendileri) başarımı gene gözler önüne serebildim zannımca (egomu da tatmin ettim oooh, ne var kardeşim ümitköye taşınmışım ben daha sırtım yere gelmez benim heheh).

başlık mola diye google grafiklerde mola arattım bi baktım ki bizim mehteran mola vermiş, dedim destuuuuur ben bu fotoyu koyarım dedim sonuç da ortada zaten. kimseye soracak halim de yoktu (ulen kız gibi konuştum ve kendimden utandım :D) neyse paragrafın hayırlı ola okurum benim :P.

internet hayatımda bir yenilik oldu ve ilk defa bir sözlüğe yazar oldum hehehe. nere mi www.odtusozluk.net adresli yer (link halinde vermedim, hakkaten merak eden onu kopyalar da yapıştırır da entere de basar :D). alışmaya çalışıyoz ama bu sözlük ağzı beni bozar arkadaş o ne öle "kutlu olsundur" "mutlu olsundur" "gidilesidir" "yapılasıdır". bu ne kadar saçma sapan bir konuşma tarzıdır. iğrenmemek elde değil. "oha falan oldum" dan ne farkı var sorarım size. boy friendim var, irrite oldum, ekzajere etmeyin lütfen gibi konuşanlarla aynı kefeye koyuyorum sizi. doğru dürüst konuşun veya yazın efendim. (burada gene çuvaldızı kendime batırıp bi okuyorum ne yazdım ne ettim diye) (heee illa ki vardır benim de ama gırgır şamata falan olsun diye yazarım ben öle şey, ayrıca burada tek yazar benim, öyle yerlerde genele hitap edebiliyorsun arkadaş, tamam ben de belki bi gün genele hitap ederim ama, ama, amayı bulamadım valla gerisini isteyen doldursun kendi kafasından). dili korumak sözde olmaz, bişeler yapıcan ki anlam kazansın düşündüğün veya savunduğun şeyler. ayrıca imamın dediğini yapacan yaptığını değil, bunla ilgili bir söz daha var ki daha manidardır efenim. imam ossurursa cemaat sıçarmış diye. balık baştan kokar da dersek yanlış bişe demeyiz herhalde. işte böyle laflarla her otu boku kusuru tepedekilere atmakla olmuyor efenim iş. oturucan sivil toplum olarak uğraşacan. devrim denen şey etkili olacaksa aşşağıdan başlamalıdır, yoksa tepeden inme şeyler bizim milletin kafasını yarıyo pek hazmedemiyolar. tabi bizim millet de aşşağıdan bişe üretemediği için böyle 3. dünya ülkesi olmaya devam ediyoruz. be pezevenk bunları diyon da sen kendin napıyon diceniz, evet ben de hiçbişe yapmıyorum (gerçi en azından düşündüğümü düşünüyorum) ama kaybedecek şeylerim var arkadaş, bu da korkuyu beraberinde getiriyor. para denen şey öyle bir şekilde girmiş ki hayatımıza anında vezir de edebilir rezil de. parayla vezir veya rezil olunabilen dünyanın ben ta aq ama kapitalist sistem böle işte napacan. insan kuş gibidir, iki kanadı vardır. biri madde diğeri mana. biri olmadan uçmak zor, biri yarımken de uçmak güç olur ama bu memlekette memursan kanatsız kuştan farkın yoktur. belki yarım kanadın vardır mana tarafında ama madde kanadı diye bişe duymamışsındır bile.

so what? (ingilizce eğitim veren bir okul istemiyorum ben bu ülkede) her yol paraya çıkıyo arkadaş. ekonomi denen şeyin düzgün olmazsa daha çook tartışırsın kılı tüyü. ekonomine düzgün çalış gerisi gelir korkma genç. Atatürk'ün süper ve aynı zamanda düper bir lafı vardır efenim "Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır" diye. senden öncekiler bikaç iş yapmış işte, sen de daha güzelini yapmaya çalış arkadaş ne var ki ya alalala. yazıya başlarken hiç siyasi bişeler yazacağım aklımın ucundan geçmemişti (gerçi siyasi bişe pek yok :)).

paragraf yaptım ne kadar ilginç değil mi :D kaç paragraf sayamicam şimdi kaç paragrafsa o kadar paragraf yukarıda YALNIZ diye birşey yazmışım efenim. YALNIZ ın manasını YALNIZ kalanlar anlar diye düşünmekteyim. yalnız kalmadan yalnızlığı anlayabilene takdirlerimi de sunarım ama herhangi bir kriter olmadığı için bunu anlayabilecek ben yalnız kalmadan yalnızlığın anlaşabileceğine inanmıyorum. 5 senelik yalnızlık bana kaç sene geldi bilmiyorum ama yalnızlık üstüne kitaplar okumadım beni daha beter etmesinler diye. yalnızlık üstüne program izlemedim beni daha beter etmesinler diye. yalnızlık üstüne filmler izlemedim beni daha beter etmesinler diye. neden mi? ben beterdim ve daha da beter olmak istemiyordum sadece. şimdi sanki düzelmiş gibi konuşuyorum ama 5 senelik yalnızlık bir ömürdür be ömür. insanda derin yaralar açar, nasıl açtı anlamazsın bile. konuşma yeteneğimi yitiriyordum neredeyse. insanlardan kaçan biri yaptı beni bu yalnızlık. bahsettiğim yalnızlık kız/erkek arkadaş yalnızlığı değil, safi yalnızlık. bir evdesin ve yalnızsın. halbuki benim yaşadığım birçoklarının hayali. evim olsun, yalnız oliyim, istediğimi yapiyim, karışanım olmasın, bekarlık sultanlık mantığıyla hayatımı devam ettiriyim. peeeeeeh, hepsi boş laf. hayatlarında ne kadar yalnız kalmışlar acaba, 3 gün mü? yoksa 5 gün mü? yanında biri olup da yalnız olanların da hali güzel değildir. hatta içler acısıdır diyeceğim ama gene de kanlı canlı, etten kemikten yaratılmış birşey durur yanlarında. hergün güzel geçmek zorunda değil ama güzel geçtiği de olur illa ki. gene de herşeye şükretmek gerektiğine inanıyorum, 5 seneden yakınıyorum ama ya ömür boyu yalnız olanlar ne olacak? diyeceğim o ki, her zaman tutunacak bir dal olmalı, yoksa da yaratmalı. (bu paragraf ne düşüneceğini bile bilemeyen bir beynin ürünüdür, dikkate almayınız).

hadi tsüche.