Salı, Eylül 01, 2015

deli ölü paradoksu

delisi olan her gün ölüsü olan bir gün ağlarmış, bende ikisi birden var nasıl olacak.
yorumlamam bu kadar.
hadi tsüche

Perşembe, Ocak 22, 2009

küfür içerir, bence okuma.

işte böyle bir dağ tepe yükseklik artık adı her ne ise tepesine çıkıp bağırmak istiyorum aaaaaaaaaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhhhhh diye gerçi bu acı dolu ama haaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa da olur yhaaaaa da olur ama böyle içimden bişeler koparcasına bağırmak istiyorum. yeter ulan demek istiyorum. bunu hayatından memnuniyetsiz kişiler yapsa da ben de memnun olsam da korkaklığıma hhhaaaaaaaaaaaaa demek istiyorum keşkelerime hhaaaa demek istiyorum. son zamanlarda (son zamanlardan kastım bikaç yıl) keşkelerim yok ama daha öncesinden varmış be nerden bileyim işte varmış. skeyim o keşkekeleri hayatımın içine ettiler. neden öleymişim dedim durdum, evet saçma sapan kısır bi döngü değiştiremicem ben de biliyorum ama ne biliyim belki yazınca rahatlarım dedim. nasıl bi psikolojisiyle artık o benim işim deil teşhisi koymak. silme tuşu olmamak bile keşkelerime engel oluyor artık. geçmişteki keşkelerim yeter de artar be bana . yaş 24 gerçi 25 e girmem yakındır ama öle napayım keşke işte. korktum herhalde diyorum ama korkak olmadığımı hatırlıyorum. ulan nezaket desem bilmem ne desem de işte gene de varlar ordalar benimle birlikte yaşayacaklar. bazen şu anda olduğu zirve yapıp beni altüst edecekler bazen umursamayacağım bile ama yeter lan bu amalarımdan da haa. ne kadar çok ama diyorum. sırf bu kkısır döngü yüzündendir o da. keşke kısır döngüler olmasaydı hahahhaha bu özelliğimi seviyom mu ne lana rtık. ota boka gülüyom. inancım kalmadıüğından olabilir onu da bilmiyorunm. şu an monitöre de bakmıyom saçma sapan harfler deil kelimeler çıkıyo olabilir kusura bakmayın. okuması çok zor cümleler var evet ama rahatlama sürecindeyim arkadaşım rahatsız etmezsen sevinicem. küfür etme yeter. a sanki okuyomuşun gibi. bunları niye yazıyoz paylaşmak için bilmem ne için genen burdan kısır döngüye giriyoz. bu nedir ya hayat kısır döngü mü ya da hep mi bana öyle geliyo. aylar sonra buraya yazıyo olma seeebebim de amına kodumun facebook u yüzünden. eski arkadaşlar cart curt muhabbeti işte. efendim falan feşman. aklımdan geçenleri bile yazmaya korktum lan şu an. ben mi kendimi kandırıyorum yoksa sünepe miyim hala. korkağın biriyim. söyleeyemiyorum. yazamıyorum. gözümden yaş dökülecek ama silemiyorum. edebiyat parçalamaya çalışıyorum ama bilmiyorum ki yapabiliyor muyum. capcahil bi adam olaydım keşke de hiçbişeye kafa yormamayadım. öçok mü kültürlüsün lavukde em önce bi dinle. kültürden deil. çok da az da olsa düşünme yetişsindendir bu bedbahtlık. son zaamnlarda herkesin olduğu giib yoruldum lan ben de. yorulamam m9ı ne var yani. çişim geldi gidip gelicem. az bekle blog musun nesin. geldim. rahatkladım ohh. denemiştim de lan. paragraf yapsam mantıklı olabilir.

denemitişm de lan. gherçi neyi denemiştim. denemetyi mi düşünmüştüm onu da hatırlamıyorum. çok saçma sapan bir şekilde havada kalmış bir yazı yazdıığımın farkındayım şimdiye kadar ama zemine oturtmaya da niyetim yoktu ki zaten. niye kafama eseni yapıyorum ve kendimi piç zannediyorum. normal bir vatandaş kendini neden piç zannetmek isterse işte ondan muzdarip oldum, onlar aklıma geldi. ne hatası yaptık ki amk da böle olduk. hareket olmadan hata da olmaz gerçi ama sikeyim işte talukatınıya. okuma arkadaşım. küfür içerikli yazıdır. yayınlamak beni rahatlatır beni benden alır. internet bağımlısıyımdır ne yapayım. asosyalim de evet. çok mu duymak istiyodun al duy rahatlicaksan rahatla da böle bişeyi dert etmemiş ol amk. ben gidiyom ya gene sevmedim bu bloga yazma olayını. 2 gün sonra gene gelirim merak etmeyin hoşuma gitti zuhahahha.
hadi tsüche.

Pazartesi, Ekim 01, 2007

molaaa

başlıktan da anlaşılacağı gibi mola verdiğimi sanıyorum efenim bu blog yazılarıma ama ulaaan benim bi blogum vardı dediğim zamanlarda da oldu tabi ki. özlemişim len seni kerata diyesim var hehehe. bi içimdekileri kusiyim de rahatliyim diye bakıyorum ne zamandır ama fırsat olmadı işte napacan. şükür kavuşturana diyerekten geçiyorum paragrafıma (dolabımdaki bir rafın adını parag koymaya karar verdim böhühü iğrencim evet o yüzden geçiniz :D)

yandan çarklı paragrafıma hoşgeldiniz efenim :P. canımız ciğerimiz herşeyimiz devlet mahallesinden ayrılmanın inanılmaz rahatlığını yaşamaktayım 2 haftadır efenim. şimdi diceniz ki lan lavuk ne bilcez biz bu devlet mahallesi nere (nasıl da farkındayım ama ne haltlar yediğimin zuaha) neyse anlatiyim hadi az biraz size. devlet mah. dediğimiz yer ankara'da olup eryaman semtinden de ileride bir yerdir efendim. kendisine mahalle demek yersizdir çünkü orada yaşayanlara insan demek de yersizdir (evet 5 sene orada insan olmayarak yaşamış biri olarak söylüyorum bunları) şu açtığım paragrafın bir de ps i olacaktı hehe (5 sene YALNIZ yaşadım). devlet mah. öle bir yerdedir ki oturduğum evden 500 metre sonra ankara tabelasının üstünü çizmektedir kara yolları. tabi ki burada bütün suç karayollarının :D. tabiri caizse anasının dinindedir efendim (kullanımı böyleydi inş bu deyimin de :D). zor bela kurtulduk allahtan da artık moderen bir yerde yaşıyorum. köydem indim şehire filmi aklıma geldi nedense ümitköye taşınınca :D. devlet mah. hakkında birşeyi daha belirteyim de içimde patlamasın sonra, oraya medeniyet yanından yöresinden yaani hiç bi tarafından uğramamıştır efenim (ulen bu efenim lafı da kadir çöpdemir'den kaldı bana he, zuahaha kendisiyle ahbapmışım gibi konuştum biliyorum ama herifi bir kere tv de görmem yetiyo, 10 lafın 8i efenim efenim :D). konuyu dağıtmaktaki (ki konu bile değil kendileri) başarımı gene gözler önüne serebildim zannımca (egomu da tatmin ettim oooh, ne var kardeşim ümitköye taşınmışım ben daha sırtım yere gelmez benim heheh).

başlık mola diye google grafiklerde mola arattım bi baktım ki bizim mehteran mola vermiş, dedim destuuuuur ben bu fotoyu koyarım dedim sonuç da ortada zaten. kimseye soracak halim de yoktu (ulen kız gibi konuştum ve kendimden utandım :D) neyse paragrafın hayırlı ola okurum benim :P.

internet hayatımda bir yenilik oldu ve ilk defa bir sözlüğe yazar oldum hehehe. nere mi www.odtusozluk.net adresli yer (link halinde vermedim, hakkaten merak eden onu kopyalar da yapıştırır da entere de basar :D). alışmaya çalışıyoz ama bu sözlük ağzı beni bozar arkadaş o ne öle "kutlu olsundur" "mutlu olsundur" "gidilesidir" "yapılasıdır". bu ne kadar saçma sapan bir konuşma tarzıdır. iğrenmemek elde değil. "oha falan oldum" dan ne farkı var sorarım size. boy friendim var, irrite oldum, ekzajere etmeyin lütfen gibi konuşanlarla aynı kefeye koyuyorum sizi. doğru dürüst konuşun veya yazın efendim. (burada gene çuvaldızı kendime batırıp bi okuyorum ne yazdım ne ettim diye) (heee illa ki vardır benim de ama gırgır şamata falan olsun diye yazarım ben öle şey, ayrıca burada tek yazar benim, öyle yerlerde genele hitap edebiliyorsun arkadaş, tamam ben de belki bi gün genele hitap ederim ama, ama, amayı bulamadım valla gerisini isteyen doldursun kendi kafasından). dili korumak sözde olmaz, bişeler yapıcan ki anlam kazansın düşündüğün veya savunduğun şeyler. ayrıca imamın dediğini yapacan yaptığını değil, bunla ilgili bir söz daha var ki daha manidardır efenim. imam ossurursa cemaat sıçarmış diye. balık baştan kokar da dersek yanlış bişe demeyiz herhalde. işte böyle laflarla her otu boku kusuru tepedekilere atmakla olmuyor efenim iş. oturucan sivil toplum olarak uğraşacan. devrim denen şey etkili olacaksa aşşağıdan başlamalıdır, yoksa tepeden inme şeyler bizim milletin kafasını yarıyo pek hazmedemiyolar. tabi bizim millet de aşşağıdan bişe üretemediği için böyle 3. dünya ülkesi olmaya devam ediyoruz. be pezevenk bunları diyon da sen kendin napıyon diceniz, evet ben de hiçbişe yapmıyorum (gerçi en azından düşündüğümü düşünüyorum) ama kaybedecek şeylerim var arkadaş, bu da korkuyu beraberinde getiriyor. para denen şey öyle bir şekilde girmiş ki hayatımıza anında vezir de edebilir rezil de. parayla vezir veya rezil olunabilen dünyanın ben ta aq ama kapitalist sistem böle işte napacan. insan kuş gibidir, iki kanadı vardır. biri madde diğeri mana. biri olmadan uçmak zor, biri yarımken de uçmak güç olur ama bu memlekette memursan kanatsız kuştan farkın yoktur. belki yarım kanadın vardır mana tarafında ama madde kanadı diye bişe duymamışsındır bile.

so what? (ingilizce eğitim veren bir okul istemiyorum ben bu ülkede) her yol paraya çıkıyo arkadaş. ekonomi denen şeyin düzgün olmazsa daha çook tartışırsın kılı tüyü. ekonomine düzgün çalış gerisi gelir korkma genç. Atatürk'ün süper ve aynı zamanda düper bir lafı vardır efenim "Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır" diye. senden öncekiler bikaç iş yapmış işte, sen de daha güzelini yapmaya çalış arkadaş ne var ki ya alalala. yazıya başlarken hiç siyasi bişeler yazacağım aklımın ucundan geçmemişti (gerçi siyasi bişe pek yok :)).

paragraf yaptım ne kadar ilginç değil mi :D kaç paragraf sayamicam şimdi kaç paragrafsa o kadar paragraf yukarıda YALNIZ diye birşey yazmışım efenim. YALNIZ ın manasını YALNIZ kalanlar anlar diye düşünmekteyim. yalnız kalmadan yalnızlığı anlayabilene takdirlerimi de sunarım ama herhangi bir kriter olmadığı için bunu anlayabilecek ben yalnız kalmadan yalnızlığın anlaşabileceğine inanmıyorum. 5 senelik yalnızlık bana kaç sene geldi bilmiyorum ama yalnızlık üstüne kitaplar okumadım beni daha beter etmesinler diye. yalnızlık üstüne program izlemedim beni daha beter etmesinler diye. yalnızlık üstüne filmler izlemedim beni daha beter etmesinler diye. neden mi? ben beterdim ve daha da beter olmak istemiyordum sadece. şimdi sanki düzelmiş gibi konuşuyorum ama 5 senelik yalnızlık bir ömürdür be ömür. insanda derin yaralar açar, nasıl açtı anlamazsın bile. konuşma yeteneğimi yitiriyordum neredeyse. insanlardan kaçan biri yaptı beni bu yalnızlık. bahsettiğim yalnızlık kız/erkek arkadaş yalnızlığı değil, safi yalnızlık. bir evdesin ve yalnızsın. halbuki benim yaşadığım birçoklarının hayali. evim olsun, yalnız oliyim, istediğimi yapiyim, karışanım olmasın, bekarlık sultanlık mantığıyla hayatımı devam ettiriyim. peeeeeeh, hepsi boş laf. hayatlarında ne kadar yalnız kalmışlar acaba, 3 gün mü? yoksa 5 gün mü? yanında biri olup da yalnız olanların da hali güzel değildir. hatta içler acısıdır diyeceğim ama gene de kanlı canlı, etten kemikten yaratılmış birşey durur yanlarında. hergün güzel geçmek zorunda değil ama güzel geçtiği de olur illa ki. gene de herşeye şükretmek gerektiğine inanıyorum, 5 seneden yakınıyorum ama ya ömür boyu yalnız olanlar ne olacak? diyeceğim o ki, her zaman tutunacak bir dal olmalı, yoksa da yaratmalı. (bu paragraf ne düşüneceğini bile bilemeyen bir beynin ürünüdür, dikkate almayınız).

hadi tsüche.

Çarşamba, Eylül 12, 2007

türkçe başlık da gerek

gene gezdim birkaç blog. gene sinirlendim ama kendime. kendime de sinirlenerek haksızlık mı ediyorum bilmiyorum ama benimle aynı ilgi alanlarına sahip, o ilgi alanı üstüne azcık uğraşan bir tane bile arkadaşım yok. şimdi bloglarla uğraşıyorum onlar blogun sadece ne demek olduğunu biliyorlar. bundan evvel forumlarla uğraştım yöneticilik falan yaptım gene ilgi alaka yok. ondan evvel mirc üzerinde trivia oynardım hele onda hiçkimsenin uzaktan yakından ilgisi yoktu. kimle paylaşıcam lan ben bu internet ortamındaki zevklerimi. normal yanıt arkadaşlarımla ama yoook nerde o günler. nereye baksam her blog sahibinin en azından bir tane reelde tanıdığı bir arkadaşı var yahu. ama olmaz böyle de, neydi benim günahım?

bi yazdıklarımı şöle bi okuyayım dedim ve akabinde ve detayında okudum da. günlükten öteye gidememişim ben. kalktım sabah önce bi işedim sonra yüzümü yıkadım kahvaltı edip dişimi fırçaladım sonra yan gelip yattım, yoruldum, biraz daha yan gelip yattım. tuvalete gittim s.çtım ossurdum falan yazmamışım allahtan. bundan sonra minimum özel hayat yazmaya çalışıcam. yazıyosam da bari genele biraz hitap ederek yazmam gerektiğine karar verdim.

bu dünyaya niye gönderildiğimizi (eğer gönderildiysek tabi) aylardır düşünüp duruyorum. araştırmıyorum, sadece düşünüyorum. okuyacaklarımın beni yönlendirmesinden korkuyorum ama zaten dergiydi gazeteydi televizyondu bu araçlarla haşır neşir olunca ister istemez yönleniyoruzdur herhalde ve araştırmamama sebep buluyorum kendi nezdimde. bu konuda düşünen eden en ufak fikri olan varsa ve yazarsa sevinirim. adını şu an hatırlamadığım bir düşünür demiş ki "bilgelik bilmiyorum demeyle başlar". ben de bilmiyorum diyorum ama benden bilge olmayacağını da uçan kuşa sorsan bilir :P

hadi tsüche

Pazartesi, Eylül 10, 2007

traylaylaylaylaaaaaaaaaaay



pek sevindirik bir haber aldım efendim abimden bu akşamüstü. aynı zamanda da hüzünlü bir haber, geçen milenyumdan beri üniversite okuyanlardan biri daha kaydı aralarından :D benim çalışkan abim 1999 da girdiği üniversiteyi 2007 yılının 10 eylülünde bitirdi. bu büyük başarısından ötürü önce askere sonra da avukatlık için staja gidecek olan abime şükranlarımı sunuyorum. öff beeeee. gıyabına bi kutlama yaptık tabi kendi aramızda ooooh kavun beyaz peynir ve sınırsız ton balığııı :D eşliğinde 2 kadeh rakımı içtim ve dedim ki ulan benim bi blogum vardı gidip bi bakiyim ona içimi dökmeye de çalışayım ucundan acık :) nerde kaldığımı bilmiyom valla tam bunların yazarken arkadaş geldi msn e, heh tmm okudum biraz anladım nerde kaldıımı ama dökecek bi içim olmadığını farkettim bir an :D mezun oldu işte, hayırlı uğurlu olsun, iş hayatı sonuçta daha zor bi de başarılar dileyeyim. darısı da başıma hehehe.

2 kadeh rakı parlattık babamla bu mezuniyet şerefine ama ben bu rakıyı anlamadım arkadaş bazen tatlı geliyo bazen de acı, keza bugün de acı geldi geçemedik 3. dubleye. fazla alkol almayan bi bünye olarak tabi biraz alkol alınca hemen çakırkeyf oluyorum. hal böleyken de cümleleri falan kuramıyom kafamda bi de ne anlatıcaktım o gelmiyo aklıma. eet eet unuttum ben ne anlatıcağımı :) heeeeh istanbula gitmiştim onu yazıcaktım biraz. atla bakiyim bi sonraki paragrafa.

fantasticooooo, wundebaaaa demek istiyorum sayın seray severler. istanbula gideceğim gün böööle bi miskinlik bi bıkkınlık bi hiçbişeye anlam verememezlik vardı üstümde. illa gidicez ama napacaz, geliyoz demişiz o kadar konser biletleri alınmış. bir de terminalde bana gerekli olan ziraat bankasının o ender, eşine az rastlanan atmlerinden olmadığını zannediyordum ve bu bana yarım saate patladı ayrıca da bi işime yaramadı (haybeye koşturmaca yani) neyseee bu ruhayıliti (halet-i ruhiye demek istiyorum korkma sayın okur, ne demek istediğimi okan bayülgen in programlarını takip eden anlar :D) içinde vardım terminale allahtan arkadaşım ero (adı eray da ben nedense onu ero diye kaydetmişim telefona arada ero da diyom ona (şu an burda ero falan demem de yalancıktan zaten, lan ero ben bi blog yaptım arada gir bak oku dedim geçen gün, o da sağolsun not etti bi tarafına telefonunun o yüzden efendim bir nazire yapayım dedim nazire doğru kelime deil aslında ya ne yapılıyoduysa böyle durumlarda araştırıp bulun bu da sizin bugünlük ödeviniz olsun :Pp)) bu kadar saçmalamak yeter herhalde, tabi bu arada unutmuyoruz ki saç malanmaz taranır, neysee detaylarla boğmayacam sizi vardık sonuçta istanbula/bir cuma gecesiydi/ve ben içiyordum gene/kendimden geçercesine. bu süper ve düper dörtlükten sonra esas aktivitemi anlatmam gerekiyor tabi. şeboyla ferah bir konser diliyoruz demişim herhalde alttaki yazımda ve hakkaten de mükemmel bir konserdi. şebnem ferah unplugged derim başka bişe demem. deminki yazımda şebnem ferah unplugged yazmamın tek nedeni google aramalarında belki bulunurum manyaklığıdır, deminki de, deminki dee, deminki deee... şebnem ferah sizce de ayrı bir paragrafı hak etmiyor mu ?

şebocum kavuşturdum seni bu çok özlediğin paragrafa hehehe, i love myseeeelf i love myseeeelf. normal kadrosuna bir piano bir viyolonsel 3 keman fazladan bir gitarcı daha eklenmişti. uzun süre hazırlandık falan dedi bu konsere ve hakkaten dediklerini haklı çıkartacak bir performans izledik. çok güzel çalışılmış ve hazırlanılmış. dekorundan ışığına, barkovizyona kadar 4 4 lük bir konserdi. tabi ki bu konseri konser yapan çatlamayan detone olmayan sesiyle ve yorumuyla ve besteleriyle ve sözleriyle ve "şımarık" tavırlarıyla gönlümüzün rock müzik köşesini aydınlatan şepnemciğimizden başkası değildi tabi. 2006 yılına girerken ben gene gitmiştim istanbula, demişlerdi ki duman teoman ve şebnem ferah ard arda konser vericek yılbaşında. yani 3 hit kombo çekilecekmiş :D duman söledi gitti teoman söledi gitti sıra geldi şebneme. neyse başladı konser gayet güzel zıplıyoz bağırıyoz bizim de kafalar güzel tabi ama şebnem böle arada bi su içmeye gidiyodu bi baktık artık su bardağını elinden düşürmüyo. benim gibi saf niyetli olmayanlar bi çırpıda anlar tabi onun su deil alkollü bi meret olduğunu. neyse 4 e falan gelmişti başladı grubundakileri tanıtmaya ve aykan adlı bateristi yaklaşık yarım saat anons etti. ayakta zor duruyodu ve gitaristler falan gelip böle yanında durdular ki yere düşmesin bi abuk hareket olmasın. ulan zaten ilk defa izliyorum şeboyu sahnede bi de böle oldu fıtık oldum tabi ben halla halla noluyo ya doğru dürüst konser niye olmuyo diye ama tabi o da insan ya içmesin napsın, ben de içiyom, sen içmiyon mu yoksa a aaaa bi iç de gör hanyayı konyayı :P yuhh ne dağıtmışım be konuyu neyse diceğim şudur ki 8 eylüldeki şebonun unplugged konseri süper düperdi 3 hit kombo da çekerdi valla :D çok eğlendim iyi ki gitmişim. puhahahhaha dur dur aklıma bişe geldi neyse paragaraf yapiyim diğer şeyler için.

konserden çıkmışız gayet güzeliz rahatız hafifiz biraz da üşüyoruz falan neyse öle böle işte taksime yol almışız kısacası. yanımızdan bir çift geçti, geçerken de ordaki kişican dişicana aynen şöyle bir cümle kurdu hafif doğu şivesiyle "valla çok güzel eğlendik, sen bişe demedin ama sana böyle güzel bi gece yaşattığım için kendime teşekkür ediyorum" dedi ve hızlıca uzaklaştı. hızlıca uzaklaşmasının nedeni ulan ben ne aptal bişe söyledim bari kaçayım duyan muyan olmuştur değildi tabi, hafiften gülme krizine giriyodum gene ben orda puhahaha. böyle güzel bi olayı size anlattığım için kendime teşekkür ediyorum puhahahah nasıl bi saçmalıktır ben karar veremedim ama herhalde yanındaki kıza nasıl yazacağını şaşırdı çocukcaız :D neyse garip gelen bi olayı da anlatıp kurtulayım bari (şu an bu bloga bişeler yazmak azap gibi geldi lan nedense) istiklalde yürüyorum ama şarhoş de değilim çaırkeyf hiç deilim çünkü daha bişe içmemişim :) ama meraklı melahatım ya tepelere bakıyorum ne var ne yok diye tabi bişeye takıldım yalpaladım falan hooop bi yumuşaklık hissettim ama bu yumuşaklık hissinden önce birileri ingilizce bişeler konuşuyodu (bu olay da ilginçtir he ing hariç yabancı dilde bişe konuşulunca tvde olsun etrafında olsun hmmm fransızca konuşuyo bunlar hmmm bunlar ispanyolca konuşuyo yok yok italyanca da olabilir si dedi si kesin italyanca bu :D gerçi matah bişeymiş gibi anlattım ama birisi çinceyle japoncayı üstüne de koreceyi ayırırsa birbirinden helal olsun derim (yoksa korece çince japonca yok da ben mi var sanıyom ne diyom ben yaaa öff kapatıyom parantezleri :))) velhasılı kelam çarpmışım ben karıya :D döndü baktı falan tabi ben de o ara önceden duyduğum ingilizce kelimelere karşılık ne denirdi böle bi durumda derken sorry geldi tabi aklıma. ben tam sorry derken kadın r yi bastıra bastıra pardon dedi yani türkçe karşılık verdi ben de ona sorry dedim. ya ikimiz de karşımızdakinin dilinde özür dileyerek fazla saygılıyız ya da ben aptalım. sana pardon diyene sorry mi dersin dee mi :D

ramazan da geliyo 2-3 gün kaldı zaten. yarın bi kapanış yapalım arkadaşlarla bari dee mi. gerçi içsen gene içersin ramazanda da ama ben içmicem. içmicem diyeni herkes anlayabilir ama ben içmem içirtmem de diyen moronlar var ki anlamak mümkün deil. demin yazdığım içmeleri yemek olarak da algılayın tabi sonuçta su da bi içkidir. yoksa su içilmiyo mu :D haha benim zamanım dolmuş en iyisi mi ben gideyim sizlere de happy ramadan diyorum.

ulen bu etiketlere de "gereksiz" den başka bişe yazabilecem mi ileride merak ediyorum. ben bişe anlatıyosam yazıda gereksizdir herhalde diye yazdım neyse hadi bozmayayım :D

hadi tsüche.

Çarşamba, Eylül 05, 2007

hoist the colours high

korsana hayır diyerekten girdiğim bu yazının da bir teması yok tabi ki. bu blog tasarımını konusunda ne kadar başarısız olduğumu blogları gezerken anlıyorum ve yaklaşık 10 senelik bir internet kullanıcısı olarak kendimden utanıyorum. hiç işe yarar bişe yapmamışım demek. bir kere bile web sitesi yapmaya kalkışmadım, zevkü sefa içinde geçti vaktim :) forumun tekinde gezerken gene bir kullanıcının imzasında last.fm falan feşman bişeler gördüm (gerçi ne olduğunu biliyordum ama ne işe yaradığını bilmiyormuşum, e ukala o zaman niye ne olduğunu biliyordum diyosun di mi). acuk gezince siteyi üye olmaya karar verdim ama şokkkii oldum evladım. kodein i almışlar. dünyada başka nik mi kalmadı be adam sana ne kodeinden alalala. baktım bi de çekmiş herif. "çekce"de acaba kodein kodein olarak mı yazılıyor anlamadım bilmiyorum ama durum benim içimi açmadı açmayacak gibi de görünüyor. oysa ki ne hayaller kurmuştum be last.fm de kendi radyom olacak falan feşman koyacam buraya da linkini (sanki çok okuyan varmış gibi hehehe), ne biliyim heveslendim bir an ya işte çocuk gibi. amaaan bi last.fm gider diğeri gelir. last.fm de çok değişik müziklerle hatta müzik türleriyle karşılaşabiliyorsunuz ve gez gez baya bi yoruldum ben size de tavsiye ederim.

paragraf açarak başka bi konuya geçiyim bari. haftasonu bir manimiz olmazsa inşallah istanbulda olacağımdır efendim. şeboyla ferah bir konser diliyoruz kendimize. unplugged cinsinden olcakmış bakalım nasıl olcek. e ayda yılda bir istanbula gitmişken ben inci pastanesinden profiterol de yerim nevizadede de içerim, bir mani keder ölüm kaza olmazsa inşallaaaah bu keyiflerimi yerine getiricem. param var pulum var lan niye gezmicem bu yaşta :P babylon denen mekana da gitmek istiyorum aslında bir bakayım oraya kim varmış haftasonu olmadı biraz da oraya takılırız arkadaşlarla. deminki cümlemi hiç beğenmedim valla neyim lan sanki her istediğini yapan oraya buraya giden özgür kız misali oldum. özgür kız diyince de tabi zamanında berk tokay ın hazırladığı "aptal kız" animasyonları üstüne de nil in 2003 veya 2004 odtü bahar şenliklerine gelişi geldi aklıma. e biz de tribünde ne diye bağırdık ? aptal gız aptal gız nidalarına etrafımızdakiler de şaşırmadı deil. hehehe hemen o konserden bir anekdot anlatayım sizlere. ben ve birkaç dallama arkadşaım aptal gız diye bağırırken nil dedi ki benim cingıllarım vaaar biliyonuz mu falan feşman, biz de aptal gız aptal gız dedik tabi, neyse bu algida da kullanılan aşkımla eriri misiiiiin, bir öpüücük veriri misiiin tarzında bişe vardı onu söylemeye başladı. allahtan hemen arkamızda eğlenceli bir çift varmış hehe. cingıl söylenirken çiftlerden dişi olanı dönüp dedi ki "neeey, her gece verir misiiin mi diyo orda" diye bişe duyunca biz karnımıza ağrılar girene kadar güldük tabi ama sonra gene aptal gız diye bağırmaktan kendimizi de alıkoyamadık.

yine bir paragraf yaptım, yoksa başka bir konuya mı geçiyorum ne ? bu blogları gezerken gördüm ki teknoloji haberleri, neyi nasıl yaparım, blogu nasıl düzenlerim falan bunlar baya bir ilgi görüyor. böyle düzinelerce de blog var ama hepsi de kendisinin özgün içerik yaratmaya çalıştığını iddia ediyor. ne biliyim bana yalan gibi geliyor, öyle fazla zor deil bişeyleri bulmak. ha bi de yorum yapın lütfen yoksa birgün gelir yazılmaz falan deniyor. bunu daha da anlamıyorum. kimse okumuyo ki niye oturup uğraşayım falan diyormuş insanlar. zaten amacın paylaşmaksa bunu övgü veya yergi beklemeden yapmak güzeldir bence. zaten yazını beğenip de teşekkür etme inceliğini göstermeyen insandan da birşey beklemem dersem de kendi içimde çelişir miyim ? büyük ihtimalle çelişirim ama yorumun da insana şevk veren birşey olduğu gerçeği varken ortada ben kendi ideallerimle yaşarım ama diğerleri ne yapar bilemem. insanlar ufacık bir teşekkür yazısının olmamasından mutsuz olacaksa ben de böle bir uyarıyı yapmayı kendimde görev bildim. bana lütfen yorum yapmayın kendinizi de yormayın. hiç de umrumda değil yorum gelmiş gelmemiş zaten bişe öğrettiğim yok bişe yaptığım yok haber vermiyom etmiyom, ilerde belki o da olur, güzel şeyler bile paylaşsam sizlerle ileride (puhahahha beni sizler yarattınız halkım alkışlarınız beni yaşatıyor tavrındayım şu an olmayan insanlarla konuçşuyorum kendim uyduraraktan hehehe) böle parantez içine de yazasım gelmiyo ama sonra önceki cümlede ne dediğimi unutuyorum ve şu an farkediyorum ki benden bi halt olmaz. nokta virgül kullanmayandan, cümlesini kısa kesmeyi bilmeyenden, iki eliyle de bi s.ki doğrultamayandan bi s.k olmaz. gene ağzımı bozdum neye sinirlendim bilmem ama şu an beynimin içindekini yazmam için yeni bir paragrafa ihtiyacım var.

işte geldim burdayım ben bu işte ustayım demek istiyor bu paragraf ama hoş olmadı, neyse sallaaa. çok yakınımdaki bir teyzemi kaybettim bu hafta, dün de cenaze namazını kılıp defin işlemini gerçekleştirdik. kendisi 53 yaşında idi. kanser pençesini 9 sene evvel atmıştı ona. yakasını bırakmak da bilmedi. günbegün eritti onu. her dakika birşeyler aldı gitti. değerleri temiz çıktı dediler ağzımıza bir parmak bal çaldılar ama toprağı tatmamız uzun sürmedi. hayatı mücadeleyle geçti ama espri yeteneğini hiç kaybetmedi. kanser denen illetle dalga da geçti. "kanser kimdur ula beni yenecek". illet bütün vücuduna yayıldıktan sonra başladı vampir gibi kanını emmeye. haftada bir kan alırken vücuduna sona yaklaşırken hergün başladı almaya. ve bir pazar sabahı mutlu mesut bir şekilde kahvaltımızı ailece ederken kara haber tez duyuldu yine. göçüp gitmişti bu diyardan. son görevimizi yerine getirmek üzere Ulucami'ye gittim. oğullarına, kardeşlerine başsağlığı diledim. durumun ne kadar üzücü olduğunu işte ancak orada anladım. ağlayan gözler musalla taşının üstündeki içindi. bazen bakmak bazen de bakmamak bile insanı ağlatıyordu. hüzün bulutu çökmüştü avluya. namazı kıldıktan sonra mezarlığa doğru yol aldık. eller üstünde hızlıca giden tabuta bir omuz da ben attım. tabutun altında oğullarını görünce tabutun üstündeki benim anam veya babam da olabilirdi, ve öyle bir günün geleceği kaçınılmazdı dedim kendime. tabut mezara getirildiğinde oğulları girdiler mezara. kapak açıldı ve bembeyaz kefen içinde bir beden. ilk defa bu kadar yakından görüyordum ve bakakalmıştım. baş tarafının hangi taraf olduğunu bile anlayamadım bir süre. analarının bedenini gömmek için bekleyen oğullara bir an baktım daha da bakamadım. içimde fırtınalar koptu, irkildim, kendime de gelemedim. adeta bir mal gibi kalakaldım. sanki sıfır noktasındaydım. defin işleminden sonra dualar edildi, gerekli vecibeler yerine getirildi. işte ölüm bir kez daha yüzünü göstermişti, ben burdayım demişti. ondan kaçabilen yoktu. herkes bir kere tadacaktı. vadesi dolan da öbür tarafa intikal ediyordu. bu gerçekleri herkes biliyordu ama insanı üzen şey bedenin ölmesi değildi. ya öbür tarafta karşılaşamama ihtimaliydi.

hadi tsüche.

Perşembe, Ağustos 30, 2007

oooh that is awesome

bundan bilmem kaçgün önceki yazımda onu şunu bunu yani kısa şubuo yu koyarım herhalde demişim ama nerdeee. ne kadar kalın göt olduumu unuttum herhalde. bari güncel bişeler söliyim de aklım başıma gelsin, fes başımaa fes başıma başıma kurban olayım, beşiktaş ve fener şampiyonlar ligine kaldıar, kalmak aslında burda manasız ama kullanıyoz işte, sonuçta kalınca geçemezsin ama bunlar çıkmışlarsa o lige geçmişlerdir de :D kalsa geçemezdi herhalde sannırsam galiba. ne müzik dinleyesim var şu an ne de size şunu izleyin dinleyin diyesim. ben ölmüşüm haberim yok :D:D bu blogu msn e link olarak koymayı düşünüyorum ama şimdi bi ton akraba var ne lan bu küfürler dicekler cart curt olacak, ne o yoksa küfür etmemişmiyim!! hayret aq :D:D aha da ettim bilerek ve isteyerek. gerçi aq nun bile ne demek olduğunu anlamayacak saflıkta veya iyi niyette veya hidayette veya memoda :P insanlar vardır ama bu güzel bişe midir, değildir. neden sersen birisi size senin aq dese ve siz de ne dediğini anlamazsanız bu sizi gıdır gıdır etmez miydi. şimdi gıdır gıdır ne dicekler ne biliyim lan araştır bul işte. gene aq demişim gene bilerek ve isteyerek napayım açığını yazmaya gönlüm el vermiyor aq :D siz okurken okuyun bi sorun yok onda, bana ne ayrıca okuamasaydın. illa bunu okucan da bilmem ne de diye bişe diyen yok saa yeeeeeeaaaavvvvvvvvrrrrrruuuuuuuummmmmm. ahaaaa şimdi bi yere dedikodu falan feşman bişeler gördüm hemmen dedikodu üstüne yazayım bari buralar boş kalmasın ayrıca koca harran ovasına da sıçamamazlık etmeyin gücenirim :P yok vazgeçtim dedikodudan dedim ve kodum çocuğuu ahahah. hadi tsüche.